- tuttum-
- 一把(东西)
Esgi Türk Dil-Çince Sözlük. 2009.
Esgi Türk Dil-Çince Sözlük. 2009.
Melis Bilen — Background information Born December 10, 1985 (1985 12 10) (age 25) Ist … Wikipedia
tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz … Çağatay Osmanlı Sözlük
akşam azadı — is. Ders çıkışı, ders paydosu Akşam azadında dayağı yiyen çocuğu tuttum. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakıcı — is. 1) Bakma işiyle görevlendirilen kimse Ustanın anası yatalak oldu, yanına başka bir bakıcı kocakarı tuttum. A. Gündüz 2) Genellikle çocuk, yaşlı ve hastalara bakma işiyle görevli kimse 3) Yeme içme, barınma ve eğitim karşılığında bakıcılık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bardak — is., ğı 1) Su vb. şeyleri içmek için kullanılan, genellikle camdan yapılan kap Elim titredi, bardağı dudağımda güç tuttum. F. R. Atay 2) sf. Bu kabın alacağı miktarda olan Bana sadece bir büyük bardak çay getirdiler. R. N. Güntekin 3) Boduç,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fosurdatmak — i Tütün, sigara vb.ni duman çıkararak içmek Ah hep benim aptallığım, avucumun içinde yemek varken tuttum da sigarayı açıktan fosurdattım. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
sığışmak — nsz Ancak sığmak, güçlükle sığmak Bir başka fotoğrafı ona doğru tuttum; çerçeve içine sığışmak için herkes birbirine yapışmıştı sanki. T. Dursun K … Çağatay Osmanlı Sözlük
fıstıki makamla — ağır ağır, yavaş yavaş Akşam serinliğinde fıstıki makamla Sarıyer in yolunu tuttum. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözcülük etmek — kollamak, sağı solu kolaçan etmek Geceleri o uyudu ben nöbet tuttum, gündüzleri ben uyudum o gözcülük etti. K. Bilbaşar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yas tutmak — 1) çok üzülmek, yasa bürünmek, matem tutmak Sen gitmezsen Ankara da yas tutmazlar, demek dilimin ucuna kadar gelmişken tuttum. M. Ş. Esendal 2) duyulan acı ve üzüntüyü bazı davranışlarla belli etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dilinin ucuna gelmek — söyleyecek duruma gelmek Sen gitmezsen Ankara da yas tutmazlar, demek dilimin ucuna kadar gelmişken tuttum. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük